Ana içeriğe atla
Asya ve Avrupa'yı dolaşalım mı

Asya ve Avrupa'yı dolaşalım mı?

Büyük seyyah Karçınzâde Süleyman Şükrü'nün Seyahatü'l Kübra'sı Eğirdir Belediyesi'nin katkılarıyla okurla buluştu.

Türkiye’nin yetiştirdiği önemli isimlerden birisi hiç şüphesiz ki Dursun Gürlek’tir. Hani bir adamDursun Gürlek Tebessüm ve Tefekkür bir iş yapar da bu iş ona yakışır ya. İşte tam da böyle. Dursun Gürlek de kültür camiamızın en önemli şahıslarından biri ve bir kültür tarihçisi. Böyle güzel biri olur da onun yaptığı iş veya işler güzel olmaz mı? İşte onlardan bir tanesi;Tebessüm ve Tefekkür kitabı. Bu kitabı okuduğumda hakikaten birbirinden enfes olaylarla, bilgilerle, şahıslarla ve kitap isimleriyle karşılaştım. Bunlardan sadece bir tanesine dikkat çekmek istedim. Ve o bölümü sizler için özetlemeye çalıştım. Bu ‘Derya Adam’ın kaleminden çıkmış ve başka bir ‘Derya Adam’a dikkat çeken yazıyla sizleri baş başa bırakıyorum.
Seyahatnâmeler neden önemli?
“İnsanlar, bilgi ve tecrübelerini kimi zaman kitap okuyarak, soru yönelterek ve dinleyerek öğrendikleri gibi, gezerek ve görerek de artırırlar. Bilindiği üzere seyahatnâmeler, bilmediğimiz, görmediğimiz, tanımadığımız ülkeler ve insanlar hakkında bizi bilgi sahibi yapan ve birçok farklı dünyaya kapı aralamamızı sağlayan önemli eserlerdir. Seyahatnâmeler, maddî olarak, gidip görmemiz mümkün olmayan birçok değişik âlemi, kendine has insanları, sıra dışı mekânları ve birbirinden farklı nice bilgileri kendine has üsluplarıyla bizlere sunarlar. Seyahatnâmeler, hem bilgimizi hem de ilgimizi artıran zengin kaynaklardır.
Seyahatü'l-Kübra
Pek bilinmeyen seyyahlardan biri
Bu zamana kadar öğrendiğimiz belli başlı seyyahları hatırlatmak gerekirse, bunların başında, Evliya Çelebi, İbn-i Batuta, İbn Fazlan, Marko Polo gibi isimler gelmektedir. Ama bunun yanında ismi ön plana çıkmayan, az bilinen veya hiç hatırlanmayan önemli seyyahlar da bulunmaktadır. Ve bu şahıslar, seyahat edebiyatımıza ciddi katkıları olan ve önemli bir yer teşkil eden kişilerdir. İşte bunlardan sadece bir tanesi; Eğirdirli Süleyman Şükrü Bey ve eseri Seyahatü’l Kübra’sı.
Seyahatü'l-Kübra
(+)
Memur kaçar müdür kovalar
Süleyman Şükrü Bey, Eğirdirli bir aileye mensup olup 1865 tarihinde dünyaya gelmiştir. Ölüm tarihiyle alakalı net bir bilgi bulunmamaktadır. Telgraf memuru olarak göreve başlar. Daha önce Halep’te bulunduğu sırada Posta müdürü Bedri Bey ile arası bozulur. İstenmeyen olayların yaşanmasının ardından, Karesi’ye tayin edilir. İki yıl burada görevini sürdürür. Bedri Bey, buraya muhasebe müdürü olunca, tekrar kancayı Süleyman Şükrü’ye takar. Bu sefer, Deyr-i Zur’a gönderilir. Burada polis takibi falan derken ciddi sıkıntılar çeken Süleyman Şükrü Bey, Fırat nehrini yüzerek geçer ve bedevilerin temin ettikleri bir deveyle sahraya açılır. Uzun ve yorucu seyahati başlamış olur Süleyman Şükrü Bey’in.
Batı dillerini bilmiyordu ama oralarda da rahattı
Süleyman Şükrü Bey, gülünç tasvirler yapmaktan, küfürlü sözler söylemekten çekinmeyen, indî görüşleri olan, samîmî heyecanı ön planda olan ve mizah kabiliyetine sahip bir kişidir. Arapça ve Farsça bilen Süleyman Şükrü Bey, batı dillerinden hiçbirine vakıf değildir. Buna rağmen, dolaştığı birçok ülkede -Viyana ve Paris hariç- sıkıntı çekmemiştir.
İran’ı, Rusya’yı, Buhara’yı dolaşıyor. Bakü’ye geçiyor. Paris’i, Tunus’u, Trablus’u, Mısır’ı, Hindistan’ı ziyaret ediyor. Seyahatı Singapur’a, Çin’e ve Çin Türkistanı’na kadar uzanıyor ve oradan tekrar Rusya’ya dönüp kitabını bastırıyor. Seyahatnâmesini, Petrograd’da kendisi gibi renkli bir seyyah ve Kazanlı bir Türk olan, Abdürreşit İbrahim Efendi’nin matbaasında bastırıyor.
Gittiği ülkelerinden ne’sinden yakındı?
Seyahatü'l-Kübra
(+)
Seyyahımız, gittiği İslam ülkelerinin hemen hemen hepsinde farklı hazin manzaralarla karşılaştığını ifade ediyor ve Deken, Haydârabad Emîri ayyaşlıktan, İran tiryâkeşlikten, Buhâra sersemlikten, Zengibar uykudan, Merakeş falcıları hadlerinin fevkinde iddialarından, özellikle İslam uleması lüzumsuz sözlerin, tefrikaların tehlikesini ve bunca zararını idrak ederek eski inattan kurtulmadıkça keşmekeşliğinde devam edeceğini yana yakıla anlatmaktadır.
Haydi Asya’yı ve Avrupa’yı dolaşalım
Kitap hakkında, Merhum Âsaf Halet Çelebi, Orhan Şaik Gökyay gibi önemli şahsiyetler farklı zaman dilimlerinde, uzun uzun bu güzel ve nadir eserle alakalı makale neşretmişlerdir.
Eser, Eski Yazı’dan ve Osmanlıca’dan Latin harflerine geçirilerek, 2005 yılında Eğirdir Belediyesi’nin katkılarıyla, Sayın Salih Şapçı Bey’in büyük bir emek ve gayretiyle ‘Eğirdir Belediyesi’nin Kültür Hizmeti’ olarak yayın dünyasına kazandırılmıştır. Eser, 640 sayfadan oluşmaktadır. 
Bu nev-i şahsına münhasır seyyahla adım adım Asya’yı ve Avrupa’yı dolaşmaya ne dersiniz?”

İbrahim Afacan sayfalarca ülkeyi dolaştı

Yorum
MERHABA
AFACAN
0 246 211 60 00 ısparta belediyesi irtibat numarası. derdinizi anlatırsanız mutlaka yardımcı olacaklardır. selam ve dua ile... hayırlı ramazanlar...
01/09/2010, 22:47
istemezuk
sabri ünal
istemezuk demek istemeyiz ama, belediyelerin kültür hizmetlerinin büyüklüğü karşısında bizim bu kitapları bulma imkanımızın küçüklüğü ve acizliği içimizi yakar... abdürreşit ibrahimin bastığı bir kitabın işaret yayınlarınca yayınlanmasının en azından bu aciz okuyucular için bir hayr olacağını tekrar hatırlatırız... 

belediyeler finanse etsin ve yayıncılara bastırsın... en azından okuyucuya daha kesin ulaşır... 

yine de hayrolsun, mümkünse temin adresi de yazıya eklensin.
29/07/2010, 17:51

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sahabe Hatıraları

Sahabe Hatıraları, Elif Erdem, Hale Şahin ve Rukiye Aydoğdu Demir hanımefendilerin kaleminden çıkan ve sahabe efendilerimizin hayat hikâyelerine dair bize tablolar çizen/sunan bir kitap. Âlemlere rahmet olarak gönderilen Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) bizlere örnek ve önder olarak gönderilmiştir. Vahyin gelişinden, gözlerini bu dünyaya kapadığı ana kadar sözleri ve davranışlarıyla Ümmet-i Muhammed’e rehberlik etmiştir.  Efendimiz’in bu hayat serüveninde kendisinin yanı başında ve dizi dibinde birçok yol arkadaşı olmuş ve onlarla geçirdiği zaman dilimi içerisinde de tarih sayfalarına kaydedilen ve nesilden nesile aktarılan nice hatıralar var olagelmiştir. Sahabe efendilerimiz, vahyin ilk muhatapları olan ve bu vahyin tebliğcisi Nebi (s.a.v)’i “âdeta başlarına konan bir kuşu ürkütmemek istercesine” dinleyen, dinlediklerinin etkisiyle yürekleri imanla çarpan ve “Asr-ı Saadet” iklimine yelken açan kimseler olarak bizlere de örnek olan kişilerdir. Peygamberimiz (sav)’in terb...

TEKASÜR SURESİ

● TEKÂSÜR SÛRESİ ● ▼ MEALİ Rahman ve Rahim Olan Allah’ın Adıyla… (Mal, mülk ve servette) Çoklukla övünmek, sizi 'tutkuyla oyalayıp, kendinizden geçirdi.' Öyle ki (bu,) mezarları ziyaretinize (kabre gidişinize, ölümünüze) kadar sürdü. Hayır; ileride bileceksiniz. Yine hayır; ileride bileceksiniz. Hayır; eğer siz kesin bir bilgiyle bilmiş olsaydınız, (böyle yapmazdınız.) Andolsun, o çılgınca yanan ateşi de elbette göreceksiniz. Sonra onu, gerçekten yakîn gözüyle (Ayne'l Yakîn) görmüş olacaksınız. Sonra o gün, nimetten sorguya çekileceksiniz .         GENEL BİLGİ Tekâsür suresi, Kur’an-ı Kerim’in 102. suresi olup, 8 ayetten oluşmaktadır. Mekki bir suredir. Kevser suresinden sonra, Maun suresinden önce inmiştir. İlk ayette geçen, Tekâsür kelimesi, sureye isim olmuştur. Elhâküm ve Makbûre isimleriyle de anılmıştır.        SEBEB-İ NÜZUL 1 - Yahudiler hakkında nazil old...

Uyanmak Üzere Olan Bir Adam

UYANMAK ÜZERE OLAN BİR ADAM Hasan Harmancı Büyüyenay Yayınları / Öykü/Hikâye / 103 Sh. Uyuyamış bir adam olarak yazıyorum “Uyanmak Üzere Olan Bir Adam” hakkında… Kulağımda Sedat Anar üstadın muhteşem performansıyla o güzelim santur sesi ve güftesi Niyazi Mısrî’ye ait olan ‘İnsan’ adlı parçası. “Kararmış gönlün ey gâfil, nasihat neylesin sana, Hâcerden katıdır kalbin, öğüt kâr etmeyen insan!” İşte bu insanın sebebiyetiyle ortaya çıkan koronavirüs günlerinin bir fiil devam ettiği zaman dilimlerinden geçiyoruz millet ve ümmet olarak yani bir fiil insanlık olarak... ‘Ne oldu? Ne olacak?’ ve benzeri soruların çokça sorulduğu zaman dilimlerinden geçiyoruz. ‘Bugün vefat sayısı düşmüş baksana’ dediğimiz zaman dilimlerinden… Bunu önceki günlerin ve dünyadaki vefat eden insanların çokluğuyla kıyas ederek ama aynı zamanda bir “can”ın, hangi “can”ların yüreğinden kopup gittiğini tam da kestiremeden söylediğimiz zamanlardan… ‘Vaka sayısı iyi ya, binin altına düşmüş’ dediğimiz za...