Ana içeriğe atla
Konya da kitap dostlarının kalbiydi Nükte

Konya’da kitap dostlarının kalbiydi Nükte

Şehirlerde insanları tutan mekanlar vardır. Konya’da Nükte Kitabevi böyle bir mekandı işte.

 
Nükte Kitabevi…
Yaratan var etmiş o güzelim yeryüzünü. Güneşi ve aydınlığı…
Ama var olduğum/bulunduğum mekân, bu doğal ışıklarla değil de suni ışıkların etkisi/tesiri altında…
Mekân, kapısını haftanın yedi günü kitapseverlere açarken, var olan mekân sahibi ve çalışanları da gönül kapılarını kitapseverlere, kitap kurtlarına, edep-erkân bilenlere ve gönül ehline açmayı ihmal etmezlerdi.
Mekâna vakıf olabilmek için bir kat aşağı inmek ve rutubet kokusuyla beraber kitap kokusunu burun deliklerinizi çatlata çatlata yüreğinizin derinine çekmek gerekiyordu. Demir raflardan oluşan kitap rafları, kendi soğukluğunu kitabın sıcaklığına bırakır ve soğuk yüzüne kitabın sıcaklığını katarak gülümserdi. Kaset rafları, dergilik derken mekân daha da hoş hale gelir ama bitmezdi. Mekânın birkaç farklı yerinde öbek halinde duran, dört taburesi ve mini bir masadan oluşan o öbekler, mekânın ruhuna hücum eder, yapıyı tamamlar ve sizi çepeçevre kuşatırdı.
O mini masalarda oturan dostlar/kardeşler/ehil olanlar, masayı kuşattıkları gibi birbirlerinin yüreklerini de kuşatırlardı. Sohbetin/muhabbetin olmazsa olmazı ve ‘Türklerin kutsal içeceği’ olan çay da tebessümle ikram edilirdi. Kitabevi eşrafı, çayın buğusunda, kitabın kokusunda ve hal dilinin zenginliğinde kaybolur, giderlerdi.John Hospers, Felsefi Çözümlemelerde Yöntem
Böyle bir mekânda çay olur, muhabbet olur da kaliteli müzik olmaz mı? Tabii ki olur. İşte böyle bir ortamın vazgeçilmezi genelde ‘Erkan Oğur’ olurdu. ‘Anadolu Beşik’, ‘Bir Ömürlük Misafir’, ‘Fuad’, ‘Gülün Kokusu Vardı’ ve diğer albümler peşi sıra mekâna can katarken, diğer sanatçılar ve albümleri de sıralarını beklerlerdi.
Kökler Yayınevi ve ilk heyecan…
Bir ikindi vakti… Kitabevinin dış dünyayı direkt olarak görmeyen ortamında bir sevinç… Bir heyecan… Bir ilk…
Konya’da yepyeni bir yayınevi; adı Kökler
Ve bu yayınevinin ilk kitabı; Felsefi Çözümlemelerde Yöntem…
Aciliyetine binaen, daha selefonu dahi yapılmadan gelmiş bir koli kitap…
Nasıl ki bir iftar vakti evinizin yolunu tutmadan önce, yol üstü veya mahalle fırınından alınmış taze, mis gibi ‘dumanı üstünde’ bir pide, size bir huzur ve mutluluk verirse, bu ‘an’ da tam onun gibi… Mutluluk ve huzur veren, insanı iç dünyasında müthiş bir serüvene çıkaran tipten… O buğusu üzerinde pide, iştahımızın tam on iki noktasından vururken, o kâğıt ve mürekkep kokusunu bağrında/sayfalarında barındıran iki karton arası nesne, zihin, yürek ve gönül dünyamızın kalbine nişan alıyor, isabette ettiriyor ve hedefini şaşırmıyor. Aldığımız bu yaradan hiçbir zaman huzursuz ve şikâyetçi de olmuyoruz.
John Hospers/Felsefi Çözümlemelerde Yöntem…
2002 yılı Aralık ayının bu soğuk gününde kitabevini, mekân sahibini, emeği geçenleri ve okumak için bekleyen kitapseverleri heyecanlandıran bu kitap, John Hospers’in ‘Felsefi Çözümlemelerde Yöntem’ adlı kitabıydı. Kitabın kapağını, şimdilerde daha çok İnsan Yayınları’nın kapak tasarımlarını yapan Harun Tan yapmıştı. Başarılı bir çalışma olmuştu. Beyaz zemin üzerine gayet sade bir tasarım… Ehil işi yani… Kitabın çevirisini ise, o dönem Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Felsefesi Öğretim Üyesi ve şimdilerde ise, Ergenekonculuğu seçen Şahin Filiz ve yine o dönemde Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Felsefesi Araştırma Görevlisi olan (muhteşem bıyıklarıyla piyasa da ‘Son Osmanlı’ olarak bilinen) Mehmet Harmancı yapmışlardı. Saygı ve selam olsun ‘Son Osmanlı’ya…
Kitap üç ana bölümden oluşuyordu. Birinci bölüm; ‘Sözcükler ve Dünya’, ikinci bölüm; ‘Zorunlu Bilgi’, üçüncü bölüm; ‘Empirik Bilgi’başlıklarıyla kitap, kemaliyete eriyordu. Kitabı, halen kitap piyasasında ve birçok kitap satış sitesi ürünleri arasında bulmak mümkün. Kitabın ana dağıtımını, Yeni Zamanlar Yayınevi/Dağıtım sahibi Ahmet Parlakışık ağabey almıştı ve halen ilgilenmeye devam ediyor.
Hediye kitap…
Hemen hemen bütün kitap dostlarının kitaplıklarında hediye edilen, yayınevi, yazar veya çevirmeni tarafından imzalı kitaplar mutlaka vardır. Bunlar kiminin kitaplığında özel bir yer tutarken, –ki Ali Çolak bunlardan biridir- kimilerinde öylece kitaplığa saçılmış durumdadır. Ama hangi hal ve durumda olursa olsun, bu kitap/lar birçoğuna göre özeldir, önemlidir ve kesinkes saklanmaya değerdir. Şöyle kitaplığımın karşısına geçip, kitaplarımı gözden geçirdiğimde, Fatma Karabıyık Barbarosoğlu, Rasim Özdenören, Abdurrahman Dilipak, Münib Engin Noyan gibi yazarlardan, İshak Doğan gibi çevirmenlerden ve dostlarımdan imzalı kitapları hemen görebiliyorum. İşte fotoğrafta da gördüğünüz üzere, kitabın iç kısmında böyle bir yazının var oluşu beni heyecanlandırıyor ve zihnimde o ‘an’lara ve şahıslara dair bir foto galerisi açıyor. 
Bir hüzün… Bir teşekkür…
Tacettin Nükte imzalı...Yukarıda bahsetmeye çalıştığım ve heyecanını paylaştığım kitap, Konya’da zamanın önemli mekânlarından biri olanNükte Kitabevi’nin sahibi, abim, dostum Tacettin Nüktetarafından hediye edilmişti. Birçok kişinin uğrak yeri olan bu kitabevi, maddi problemler sebebiyle kapanmış olup, bunu büyük bir teessürle yazdığımı ifade etmek isterim. O mekân içinden gelip geçmiş dostlara, kardeşlere, ağabeylere, fikir ve gönül ehline selam olsun. Onları büyük bir özlem ve muhabbetle anıyorum.
Rabbim, kayda değer işlerin yapıldığı böyle mekânların sayısını çoğaltsın inşallah…
Tacettin Nükte’yi saygıyla selamlıyor, kitabevi işletmeciliğine, o zaman itibari ile farklı bir bakış açısı getirmek için gösterdiği çabalardan dolayı kendisine teşekkürü bir borç biliyorum.
Bir ‘vefa olsun’ dileğiyle…


İbrahim Afacan yazdı


Yorum
nükte kitap evi sahibi tacettin nükteye teşekkür
murat şamyanlı
Nükte kitap evi gerçekten konya da okuyan ve konya da oturan bir çok kardeşimize hem maddi hemde manevi olarak olarak bir çok yardımları olmuştur. Aile gibi bir kitap eviydi huzurlu güvenli sahipleri sıcak kanlı merhametli misafir perver cana yakın gerçekten böyle bir yerdi insan orda huzur bulurdu ALLAH başta babaları Halis nükte ve oğulları tacettin.abdullah .kerem ve torunu tacettin kardeşimizin oğlu miraç nükte,den razı olsun
13/04/2015, 21:33
Eyvallah...
Mustafa ESER
Ne kadar sıcak bir yazı olmuş. Ellerin, yüreğin dert görmesin. Bütün nükte müdavimlerine selam olsun! Rabbim ümmetin parçalanmışlığını sizin gibi \"kocaman gönüllü\" hikmet sevdalılarının elinde gidersin! Vesselam
06/11/2011, 22:14
Hayatımın en tatlı nüktesi
Şehadet Baran
Öğrencilik yıllarında bulunduğum,islamı tanımaya başladığım zamanlarda en değerli kaynaklarıma sarıldığım bir mekandı.Ve en değerli dostuma rastladığım, hayatımın en tatlı nüktesiydi.Hiç unutmayacağım bir yer...
11/10/2011, 18:23
Hatıralar
Cihad KARAALİ
Öğrencilik yıllarımızda bizim de uğrak mekanlarımızdandı. Severek, isteyerek gidebildiğimiz, içerisinde güzel sohbetler yapabildiğimiz, neticesi huzur bulduğumuz bir mekandı. Alt kattaki bir kitabevi olarak bence oldukça aydınlıktı. Selam olsun...
01/10/2011, 11:25
Üzgünüm
Zeynettin DEMİREL
merhaba ibrahim bey, ben mardinliyim.1996-2000 yılları arasında selçuk üni.öğrencisi olarak konyada bulunma bahtiyarlığına eriştim.Ribat Eğitim vakfında kaldım.bir doğulu(Ağrılı) olması hasebiyle daha da sıcak bulduğum Tacettin abinin-önce Ribat Kitabevi sonra nükte Kitabevi olmuştu- mekanı yurt ve okuldan sonraki en önemli uğrak yerimiz idi.çok hoş günlerimiz oldu;güzel anılar biriktirdik o nezih mekanda.Demek kapandı ha!çok üzüldüm.Umarım Tacettin abi,kültür dünyamıza bir an önce/tekrar döner.
30/09/2011, 19:12

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sahabe Hatıraları

Sahabe Hatıraları, Elif Erdem, Hale Şahin ve Rukiye Aydoğdu Demir hanımefendilerin kaleminden çıkan ve sahabe efendilerimizin hayat hikâyelerine dair bize tablolar çizen/sunan bir kitap. Âlemlere rahmet olarak gönderilen Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) bizlere örnek ve önder olarak gönderilmiştir. Vahyin gelişinden, gözlerini bu dünyaya kapadığı ana kadar sözleri ve davranışlarıyla Ümmet-i Muhammed’e rehberlik etmiştir.  Efendimiz’in bu hayat serüveninde kendisinin yanı başında ve dizi dibinde birçok yol arkadaşı olmuş ve onlarla geçirdiği zaman dilimi içerisinde de tarih sayfalarına kaydedilen ve nesilden nesile aktarılan nice hatıralar var olagelmiştir. Sahabe efendilerimiz, vahyin ilk muhatapları olan ve bu vahyin tebliğcisi Nebi (s.a.v)’i “âdeta başlarına konan bir kuşu ürkütmemek istercesine” dinleyen, dinlediklerinin etkisiyle yürekleri imanla çarpan ve “Asr-ı Saadet” iklimine yelken açan kimseler olarak bizlere de örnek olan kişilerdir. Peygamberimiz (sav)’in terb...

TEKASÜR SURESİ

● TEKÂSÜR SÛRESİ ● ▼ MEALİ Rahman ve Rahim Olan Allah’ın Adıyla… (Mal, mülk ve servette) Çoklukla övünmek, sizi 'tutkuyla oyalayıp, kendinizden geçirdi.' Öyle ki (bu,) mezarları ziyaretinize (kabre gidişinize, ölümünüze) kadar sürdü. Hayır; ileride bileceksiniz. Yine hayır; ileride bileceksiniz. Hayır; eğer siz kesin bir bilgiyle bilmiş olsaydınız, (böyle yapmazdınız.) Andolsun, o çılgınca yanan ateşi de elbette göreceksiniz. Sonra onu, gerçekten yakîn gözüyle (Ayne'l Yakîn) görmüş olacaksınız. Sonra o gün, nimetten sorguya çekileceksiniz .         GENEL BİLGİ Tekâsür suresi, Kur’an-ı Kerim’in 102. suresi olup, 8 ayetten oluşmaktadır. Mekki bir suredir. Kevser suresinden sonra, Maun suresinden önce inmiştir. İlk ayette geçen, Tekâsür kelimesi, sureye isim olmuştur. Elhâküm ve Makbûre isimleriyle de anılmıştır.        SEBEB-İ NÜZUL 1 - Yahudiler hakkında nazil old...

Uyanmak Üzere Olan Bir Adam

UYANMAK ÜZERE OLAN BİR ADAM Hasan Harmancı Büyüyenay Yayınları / Öykü/Hikâye / 103 Sh. Uyuyamış bir adam olarak yazıyorum “Uyanmak Üzere Olan Bir Adam” hakkında… Kulağımda Sedat Anar üstadın muhteşem performansıyla o güzelim santur sesi ve güftesi Niyazi Mısrî’ye ait olan ‘İnsan’ adlı parçası. “Kararmış gönlün ey gâfil, nasihat neylesin sana, Hâcerden katıdır kalbin, öğüt kâr etmeyen insan!” İşte bu insanın sebebiyetiyle ortaya çıkan koronavirüs günlerinin bir fiil devam ettiği zaman dilimlerinden geçiyoruz millet ve ümmet olarak yani bir fiil insanlık olarak... ‘Ne oldu? Ne olacak?’ ve benzeri soruların çokça sorulduğu zaman dilimlerinden geçiyoruz. ‘Bugün vefat sayısı düşmüş baksana’ dediğimiz zaman dilimlerinden… Bunu önceki günlerin ve dünyadaki vefat eden insanların çokluğuyla kıyas ederek ama aynı zamanda bir “can”ın, hangi “can”ların yüreğinden kopup gittiğini tam da kestiremeden söylediğimiz zamanlardan… ‘Vaka sayısı iyi ya, binin altına düşmüş’ dediğimiz za...